Kasım 18, 2024

Play of Game

Türkiye'den ve dünyadan siyaset, iş dünyası, yaşam tarzı, spor ve daha pek çok konuda son haberler

Bir çalışmaya göre doğurganlığın azalması giderek büyüyen küresel bir olgudur

Bir çalışmaya göre doğurganlığın azalması giderek büyüyen küresel bir olgudur

Perşembe günü yayınlanan geniş kapsamlı bir araştırma, ülkelerin çoğunda olduğu gibi doğurganlığın nüfusu korumak için yetersiz olduğunu vurguladı ve eşitsizliklerin dünyanın bir bölgesinden diğerine daha da belirginleşeceği konusunda uyarıda bulundu.

The Lancet bilimsel dergisinde yayınlanan çalışma, “Dünya çapında doğurganlık azalıyor” diye özetliyor ve ülkelerin yarısından fazlasının halihazırda nüfus büyüklüğünü koruyamayacak kadar düşük doğurganlık oranlarına sahip olduğuna dikkat çekiyor.

Ve “gelecekte dünya çapında doğurganlık oranları düşmeye devam edecek” diye ekliyor.

Çalışma, Amerikan Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen ve çoğu ülkeden sağlık verilerini bir araya getirmeyi amaçlayan geniş bir proje olan Küresel Hastalık Yükü'nün istatistiklerine dayanıyor.

Araştırmacılar sadece bu ülkelerdeki mevcut doğurganlık oranlarını tahmin etmekle kalmadı, aynı zamanda eğitim düzeyi veya bebek ölümleri gibi çeşitli belirleyici değişkenlere dayanarak gelecekteki gelişmeleri de hesaplamaya çalıştı.

2050 yılına kadar ülkelerin dörtte üçünün nüfuslarını korumaya yetecek doğurganlık oranlarına sahip olmayacağı sonucuna varıyorlar. 2100 yılına gelindiğinde çoğu ülke etkilenecek.

Araştırmacılar, uzun vadede özellikle Sahra Altı Afrika'da yoksul ülkelerin nüfusunun artmaya devam edeceğini, gelişmiş ülkelerde ise azalacağını öngörüyor. Onlara göre bu eşitsizliğin “ekonomik ve sosyal düzeylerde önemli sonuçları” var.

Çalışma, Başkan Emmanuel Macron'un “demografik yeniden yapılanma” çağrısında bulunduğu Fransa gibi pek çok ülkenin nüfuslarının gelişimi konusunda endişe duymasıyla ortaya çıktı.

Ancak aynı dergideki Dünya Sağlık Örgütü (WHO) araştırmacıları, Lancet çalışmasının tahminlerinin ihtiyatlı bir şekilde ele alınması gerektiğinin altını çiziyor.

Çeşitli metodoloji seçimlerini eleştiriyor, özellikle de pek çok yoksul ülkede halihazırda mevcut olan verilerin zayıflığını vurguluyorlar. Ve temel olarak “doğurganlık oranlarının düşmesinden bahsederken abartıyı değil ince ayrıntıları tercih etmemiz gerektiğine” inanıyorlar.

Böyle bir olayın faydalar (çevre, gıda vb.) yanında dezavantajlar da (emeklilik sistemleri, istihdam vb.) sağlayabileceğini vurguluyorlar. Bu konuda harekete geçmenin “açık bir yolu” olmadığını özellikle unutmayın.

READ  Tarih -19 | Trafikte zorunlu maske sonunda karışık tepkiler