Bu 20 Mart’ta, ABD liderliğindeki bir koalisyonun ülkeyi 11 Eylül saldırılarında rol oynamakla ve silah üretmenin eşiğinde olmakla suçlayarak ülkeyi işgal ettiği 2003 Irak Savaşı’nın 20. yıl dönümünü anıyoruz. Felaket, onu dünya dengesi için bir tehdit haline getiriyor.
Bugün bu iddiaların ABD’nin sahte propagandasına dayandığını biliyoruz.
Amerika
Bu, Saddam Hüseyin’in Irak’ının aday gösterilen ülke olduğu anlamına gelmez. Kendi halkına zulmeden vahşi bir diktatörlüktür. Ne yazık ki çok var. Her seferinde müdahale etmek gerekiyor mu?
Bu işgal nasıl açıklanır?
Yağın sebebinden sık sık bahsedilir. Ama sadece bu değil, aynı zamanda ilk değil.
Sözde neo-muhafazakarlar tarafından yönetilen bu savaş ideolojiktir. Sözde demokratik domino teorisine dayanmaktadır.
Destekçilerinin kafasında, ihtiyaç duyulan tek şey bir ülkeyi işgal etmek, diktatörünü devirmek, orada demokratik bir rejim kurmak ve tüm Ortadoğu’yu Batı demokrasisiyle değiştirmekti.
Bu inanış, medeniyetler tarihinin yanlış anlaşılmasına dayanmaktadır.
Özellikle kültürü buna hazır değilse, bir ülkenin bombadan demokrasiye dönüştürülmesini zorunlu kılmak yeterli değildir.
Demokrasi evrensel bir tezahür değil, bir medeniyetin meyvesidir.
Emperyalizm
Bölgedeki bu istikrarsızlık, birkaç yıl sonra İslam Devleti’nin yükselişine yol açtı ve bildiğimiz şekliyle ortalığı kasıp kavurdu.
Bu hata 2011’de Libya’da tekrarlandı ve bu kez Avrupa’yı istikrarsızlaştıran büyük bir göç krizine yol açtı.
Demokratik emperyalizm bir kabusa dönüştü. Bundan 20 yıl sonra bileceğimizden emin değiliz.
“Yemek sever. Özür dilemeyen alkol gurusu. Tutkulu internet meraklısı. Sert analist. Oyuncu.”
More Stories
Olumlu bir anketle desteklenen Kamala Harris, Latinleri baştan çıkarmak istiyor
Kadın bilgisi dışında toplu tecavüze uğradı: Kurban, kendisini hedef alan şüpheli suç ortağı tarafından “aşağılandı”
Hawaii’de tatil yapan bir çift öldü ve geride yetim bir çocuk bıraktı